Saturday, February 24, 2007

Yarıda Kalan Bir Bahar Yazısı - Nazım Hikmet

YARIDA KALAN BİR BAHAR YAZISI




Vurdu gergin kalın parmaklar
yazı makinamın tuşlarına .
Kağıtta her harfi majüskülle dizilmiş
.............................üç kelime var ;

BAHAR
....BAHAR
..........BAHAR...

Ve ben şair musahhih
ve ben her gün
iki liraya
......2,000 kötü satır okumaya
.............................mecbur olan adam ,
ve ben
...neden
.......bahar geldi de hâlâ
...........muşambası kopuk
...........kara bir koltuk
.............gibi oturmaktayım ?
Kasketini kendi kendine giydi kafam ,
............fırladım matbaadan
...................................sokaktayım .
Yüzümde mürettiphanenin
..........................kurşunlu kiri ,
cebimde 75 kuruşum var .
......................HAVADA BAHAR .



Berberlerde pudralanıyor
.....................Babıâli paryasının
............................sarı
......................yanakları .
Ve güneşli aynalar gibi yanıyor
.........kitapçı camekânlarında
...............üç renkli cilt kapakları .
Fakat benim
bu caddede yaşıyan ,
kapısında ismimi taşıyan
bir formalık m bile yok !
Adam sen de ne çıkar !
Başım dönmüyor geri ,
yüzümde mürettiphanenin
.............................kurşunlu kiri
cebimde 75 kuruşum var .
........................HAVADA BAHAR...



Bu yazı yarıda kaldı .
Yağmur yağdı satırları sel aldı .
Halbuki ben neler yazacaktım neler...
3,000 sayfalık 3 cildinin üstünde
.......................aç oturan muharrir
bakmıyacaktı da camına kebapçının ,
tombul esmer kızını Ermeni kitapçının
ışıklı gözleri ile taşlıyacaktı...
Deniz kokmıya başlıyacaktı .
Terli kızıl bir kısrak gibi
......................şahlanacaktı bahar ,
ve ben onun çıplak sırtına atlar
...................................atlamaz
.......................sürecektim sulara .

Sonra
...her adımda peşimden gelecekti
............................yazı makinam .
Ona diyecektim :
.................... -Etme anam
........................beni bırak bir saat rahat...


Sonra ,
saçları düşmeğe başlıyan başım
.........................haykıracaktı uzaklara :
....................................ÂŞIKIM...



27 benim yaşım
onun yaşı 17 .
Kör şeytan
topal şeytan
kör topal şeytan
gel bu kızı sev ,dedi ,
........................diyecektim ;
.............................diyemedim ,
...................................derim yine !


Ama yağmurmuş
..............yağıyormuş ,
yazdığım satırları sel almışmış
cebimde 25 kuruşum kalmışmış
......................................ne çıkar...
Bahar geldi bahar geldi bahar
........................bahar geldi ulan !
Tomurcuklandı içimde kan ! !

Nazım Hikmet Ran

Tuesday, February 20, 2007

Babadan Oğula

OĞULDAN BABAYA
-06 YAŞ... BABAM HER ŞEYİ BİLİYOR
-10 YAŞ... BABAM ÇOK ŞEY BİLİYOR
-15 YAŞ... BENDE BABAM KADAR BİLİYORUM
-20 YAŞ... ŞU MUHAKAK Kİ BABAM ÖYLE PEK FAZLA BİR ŞEY BİLDİĞİ YOK
-30 YAŞ... BİR KERE DAHA BABAMIN FİKRİNİ SORSAM İYİ OLUR
-40 YAŞ... NEDE OLSA BABAM BAZI ŞEYLERİ BİLİR
-50 YAŞ... BABAM HER ŞEYİ BİLİR
-60 YAŞ... AH,BABAM HAYATTA OLSADA KENDİSİNE DANIŞABİLSEM
 

Hayatın Kuralları ( Nepalden )

HAYATIN KURALLARI:
-İnsanlara beklediklerinden fazlasını ver ve bu işi yaparken kibar ol.
-En sevdiğin şiiri ezberle.
-Her duyduğuna inanma, elindekinin hepsini harcama ve istediğin kadar uyuma.
-"Seni seviyorum" derken inanarak söyle.
-Evlenmeden önce en az altı ay nişanlı kal.
-Asla başkalarının hayalleriyle dalga geçme.
-Derinden ve inançla sev. Kırılabilirsin belki ama başka türlü de hayatını tam yaşayamazsın.
-Anlaşmazlıklarla dürüstçe savaş. İsim verme.
-İnsanlar hakkında konuşulanlara inanıp onlar hakkında karar verme.
-Yavaş konuş ama hızlı düşün.
-Şunu daima hatırla ki, büyük aşk veya büyük yatırım daima büyük risk taşır.
-Anneni ara.
-Biri hapşırırsa "çok yaşa" de.
-Eğer kaybedersen, aklını da kaybetme.
-Üç "S"yi unutma: Saygı-kendine Saygı - başkalarına Sorumluluk - tüm hareketlerin için.
-Küçük bir tartışmanın tüm dostluğu mahvetmesine izin verme.
-Eğer hata yaptığını fark edersen hemen onu düzeltmeye bak, bile bile devam etme.
Telefonda konuşurken gülümse. Karşındaki sesinden gülümseyişini du yacaktır.
-Konuşmayı sevdiğin bir erkekle / kadınla evlen. Yaşın ilerledikçe sohbet her şeyden fazla önem kazanacaktır.
-Biraz yalnız kalmaya özen göster.
-Daha fazla kitap oku, daha az TV seyret.
-Güzel, şerefli bir hayat yaşa. Yaşlanıp geri baktığında ikinci bir defa tadını çıkarırsın.
-Allah'a güven - ama arabanı kilitle.
-Yuvanda sıcak bir ortam yaratmak için elinden geleni yap.
-Sevdiklerinle tartışırken, o anı önemse, geçmişi kurcalama.
-Bilgilerini paylaş. Bu aynı zamanda ölümsüz olmanın bir başka yoludur.
-Dua et. Büyük güç verir. Düşün. Daha da büyük güç verir.
-İşini iyi yap.
-Yılda bir defa, daha önce gitmediğin bir yere git.
-Eğer çok paran olursa, başkalarına yardım et. Paranın en zevkli tarafını kaçırma.
-Bazen istediğin birşeyin olmaması senin için bir şanstır.
-En iyi ilişki, birbirinize olan sevginiz, birbirinize ihtiyacınızdan fazla olduğu zaman olacaktır.
-Başarının gerçek olup olmadığını anlamak için karşılığında neler verdiğine bak.
-Şunu bil ki karakterin senin kaderindir. (Nepal'den)

Tuesday, February 13, 2007

Nazim Hikmet - Karim Vera'ya

Yasamaya Dair - Nazim Hikmet



Şiir zaten çok güzel, birkaç güzel insanında emek vermesi ile harika bir çalışma çıkmış ortaya..

Fazil Say - Kiz Cocugu-Nazim Hikmet



Harika Bir çalışma olmuş,çocuğun yüzündeki masumiyet herşeyi anlatıyor aslında.

Nazım Hikmet Ran Anısına




Başım köpük köpük bulut,
içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
budak budak, serham serham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril.
Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil
Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var,
Yüz bin elle dokunurum sana, Istanbul'a.
Yapraklarım gözlerimdir.Şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, Istanbul'u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında

Kazım Koyuncu Anısına



Keşke Bu kadar Erken Ayrılmasaydın

Bizim Çocuklarımız



Sadece Çocuklar

İstanbula Gece Çöktüğünde



Bir Fotograf sanatçısının istanbul gecelerinde çekilmiş fotograflarından oluşan bir çalışma

Saturday, February 3, 2007

Bir Zamanlar İstanbul 4

Haliç
Atmeydanı Dikilitaş 1920

Büyükada İskelesi 1925
Edirnekapı

Galata Kulesi 1920

Göksu

İstanbul 1920

Tuesday, January 30, 2007

Bir Zamanlar İstanbul 3

Karaköy İskelesi


Boğaz Köprüsü İnşaatı


Eyüp


Topkapı


Boğaz Donmuş Haliyle



Üsküdar


Galata Köprüsü


Boğaz

Bir Zamanlar İstanbul 2

Tophane


Taksim





İstiklal Caddesi








Galata







Cumhuriyet Caddesi









Bir zamanlar İstanbul
















Saturday, January 27, 2007

Friday, January 26, 2007

Küçük Ali

Küçük Ali

Küçük Ali okula basladigindan beri her gün ögretmeni Aysel hanima gidip,
- "Örtmenim beni yanlis sinifa koydunuz, benim yerim birinci sinif degil,
ablam üçüncü sinifta ama ben en az onun kadar akilliyim, hiç olmazsa beni
üçüncü sinifaalin" diye sikayet edermis. Bundan sıkılan Aysel ögretmen bir
gün Ali'yi kaptigi gibi okul müdürüne çikmis ve olayi anlatmis. Okul müdürü:

-"Peki" demis, "Bu çocugu bir imtihan edelim, yeri üçüncü sinifsa o sinifa
koyalim" ve baslamis sorgulamaya,
- Iki kere iki?
- Ali hemen"Dört" demis,
-"Sekiz kere dokuz?"
Ali hemen -"Yetmis iki" demis,
-"Kaç mevsim var?"
Ali hemen -"Dört" demis.

Bu sirada Aysel hocada
-"Müsaade ederseniz bir kaç soruda ben sorayim" demis ve sormus:
-"Söyle bakalim Ali, ineklerde dört tane ama bende iki tane var, bu nedir?"
Ali hemen
-"Ayak" demis, Aysel hoca sormus
-"Peki senin pantolonunda olupta benim pantolonumda olmayan sey nedir?"
Ali hemen yanitlamis -"Cep".
Bunun üzerine Aysel hoca dönmüs müdüre,
-"Uçe koyalim hocam" diyecekken
Müdür, Aysel hocanin sözünü kesmis,

-"Hocam, bu çocugu üçe degil besinci sinifa koyalim, zira son iki suale ben
dogru cevap veremedim"

Thursday, January 25, 2007

Can Yücel'den

Bilmelisin ki...
Duvarda asılı diplomalar insani insan yapmaya yetmez.

Bilmelisin ki...
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.

Bilmelisin ki...
Karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizgi nereden geçtiğini bulmak zor.

Bilmelisin ki...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da!

Bilmelisin ki...
Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, ne tür deneyimler yaşadığınızla var.

Bilmelisin ki...
Aile hep insanın yanında olmuyor. Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil.

Bilmelisin ki...
Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir.

Bilmelisin ki...
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanın kendini affedebilmesi gerekiyor.

Bilmelisin ki...
Yüreğin ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.

Bilmelisin ki...
Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz

Bilmelisin ki...
İki kişi münakaşa ediyorsa, bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.

Bilmelisin ki...
Her problem kendi i içinde bir firsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.

Bilmelisin ki...
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor...

Tuesday, January 23, 2007

Sunday, January 21, 2007

Hrant Dink Anısına




Yaşasın Halkların Kardeşliği


İnsanları sevmek ve değerlere önem vermekten başka bir suçu olmayan Hrant Dink anısına
ülkem kankaybetmeye devam ediyor........








Bu gün öldü elinde kardeşlik
Dostluk beraberlik umut özgürlük
Yüzükoyun gitti..

Yada siz öyle sandınız...
Pis , kokuşmuş zihniyetinizle
Öldürdüğünüzü sandınız , o güzel adamı
Beyinsizler sürüsü
Hala öğrenemeyeceksiniz
Sevginin umudun kardeşliğin ölümsüz olduğunu.

Nice Hrant Dink’ler var bu topraklarda
Nice yürek filizlenir şimdi onun yattığı yerden
Bir şahan gibi kalkar gökyüzüne
Yine sevgi yine umut dağıtır.
Zihniyetinizin üzerine bir karabasan gibi çöker
Utancınızdan kaçacak delik ararsınız
O sizi severken.......


(Kucaklaşma )19 ocak 2007