Friday, January 19, 2007

Can YÜCEL - Tersten Yaşamak




Süphesiz ki yaşamı tersten yaşamak daha güzel

hatta mükemmel olurdu.


Nasıl mı ?

Cami'de uyanıyorsunuz. Bir tahta sandık içersinde, herkes

karsınızda saf durmuş, iyiliğinize dua ediyor ve tüm haklar

helal edilmiş vaziyette.


Tabuttan doğruluyorsunuz,yaslı,olgun ve ağırbaşlı olarak.

Herkes etrafınızda,büyük bir itibar,iltifatlar,çocuklar

torunlar hepsi hazır.


Arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz.


Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir

maaşınızı alıyorsunuz. Ne güzel, hazır maaş, hazır ev...


Altmışlı yaslara kadar her şey garanti, huzur içinde

yaşıyorsunuz.


Sağlığınız gittikçe düzeliyor

Kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz.


Bir gün çalışmak istiyorsunuz ve ise ilk başladığınız gün size

hoşgeldin hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor

patronunuz..


Ve Genel Müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli

bir insan olarak ise başlıyorsunuz.

Herkes karsınızda elpençe divan...


Vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler de başlıyor

gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz

Diğer hormonal Aktiviteler artıyor, fevkalade.....


Aman ne güzel günler başlıyor...


Derken birgün patron size artik üniversiteye gitsen daha iyi

olur diyor. Bu arada Babanız ortaya çıkmış,"fazla çalıştın"

diyor "artik eve don,isi bırak,okumaya basla,harçlığın benden

olsun..."

Keyfe bakar mısınız ?

Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor

Ekmek elden su golden bir donem başlıyor.

Partiler, Diskotekler, Kızların sayısı artıyor.

Derken Anne ve Babanız sizi oturup getirmeye başlıyor, araba

kullanma derdi de yok artik...

Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar, "evde otur, keyfine

bak,oyuncaklarınla oyna" diyorlar...

Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile

temizliyorlar, hatta bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç

tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz.

Derken Anneniz bir gün size süt verme kararını alıyor

ve başka bir keyifli dönem başlıyor.

Mama artik her yerde, her an ve en taze seklinde hazır.

Bir gün karanlık ilik ve sıcak bir ortama giriyorsunuz.

Beslenmek için ağzınızı ağmaya dahi gerek yok, bir kordondan

besleniyor sıcacık yumuşacık ! Gürültüsüz ve patırtısız bir

ortamda yaşıyorsunuz.

Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir hücre halini alıyorsunuz.

Veee günün birinde müthiş keyifli bir gece ile hayatiniz

bitiyor....


Can YÜCEL (1926 -1999 )

No comments: